Haftanın başında gerçekleşen iki olay, iklim değişikliği tehdidi ile nasıl başa çıkılacağı, hatta tehdidin ne olduğu konusunda küresel bir fikir birliği bulmanın zorluğuna dikkat çekti. Hafta sonu boyunca, ABD, hükümetlerin küresel sıcaklıkların sanayi öncesi zamanlardan bu yana 1,5C’nin üzerine çıkmasına izin vermenin sonuçlarını açıklayan bir raporla ilgili Rusya, Suudi Arabistan ve Kuveyt ile iş birliği yapmaya çalıştı. İtiraz eden grubun dünyanın en büyük üç petrol üreticisi olması da elbet tesadüf değildi.

Ardından Pazartesi günü ABD heyeti, Trump yönetiminin ülkenin “enerji rönesansına” verdiği desteği ve Paris anlaşmasından çekilme planını yansıtan fosil yakıtların önemini vurgulayan bir etkinlik düzenledi. ABD Enerji Bakanlığı’nın uluslararası ilişkilerinde lideri olan Wells Griffith, toplantıda “hiçbir ülkenin çevresel sürdürülebilirlik peşinde ekonomik refah veya enerji güvenliğinden fedakârlık etmemesi gerektiğine inanıyoruz” dedi. Görüşmelerde Avustralya heyetinin başkanı Patrick Suckling, etkinlikte konuşarak destek verdi ve Griffith daha sonra ABD’nin konumu için daha büyük bir coşku olduğunu öne sürerek, diğer ülkelerden “büyük ilgi” olduğunu söyledi.

ABD, Paris Anlaşması’ndan geri çekilmek isteyen azınlık tarafta. Çarşamba günü Suudi Arabistan Enerji Bakanı Khalid El Falih, konferansta yaptığı açıklamada, iklim müzakerelerinde “enerjiye ve özellikle de petrole gereğinden fazla yapılan vurgu”, “hidrokarbon yakıtlara aşırı ve gerçekçi olmayan vergiler getirme çabaları” ile ilgili endişeleri dile getirdi. Ancak, krallığın Paris’te belirlenen hedeflere bağlılığını da yineledi. Yalnız muhalif dünyanın en büyük ekonomisine sahip olsa da tartışma üzerinde önemli bir etkisi olabiliyor. Perşembe günü Çin’in üst düzey iklim yetkilisi olan Xie Zhenhua, bazı alanlarda müzakerelerin “kilitlendiği” konusunda uyardı ve ABD’yi sürece geri dönmeye ve “liderliğini kullanmaya” çağırdı. Çarşamba günü, BM Genel Sekreteri António Guterres, acil anlaşmaya varılması için müzakerelere geri döndü ve ülkeleri anlaşmaya varmaya çağırdı. Ancak, cuma sabahına kadar, gelişmekte olan ülkelerin iklim çalışmalarına yönelik finansman gibi kritik meseleler konusunda henüz bir karar alınmadı.

Petrol piyasaları, OPEC ve müttefiklerinin geçen hafta yaptığı toplantıların sebep olduğu kargaşanın ardından nispeten sessiz bir hafta geçirdi. OPEC ve Uluslararası Enerji Ajansı tarafından yapılan aylık petrol raporlarının, günlük üretim kesintisinin 1,2 milyon varil olması önerisi geçen hafta kabul edildi ve buna fiyatları sabitlemek için ihtiyaç duyuldu. Temel olarak ABD şeyl üretiminin artması sonucu, OPEC, gelecek yıl dünyanın 31,4 milyon v/g petrole ihtiyacı olacağını tahmin etti. UEA, OPEC ve müttefiklerinden sağlanan arzın, ham petrolün varil fiyatının yaklaşık 60 $ olarak kalmasına yardımcı olduğunu söyledi. ABD yönetimi ve Suudi Arabistan, Katowice’de ortak bir zemin bulurken, iki ülke arasındaki ittifakta bir başka baskı belirtisi vardı. ABD Senatosu, Yemen’deki Suudi liderliğindeki koalisyondan askeri desteği geri çekmek için 56-41 oy kullandı. Tasarının, Temsilciler Meclisi’nden geçmesi beklenmiyor, ama yine de ABD idaresine ve Suudi hükümetine sembolik bir sitemi temsil ediyor.

Kaynak: “The Week in Energy: Cold Climate Talks”, Financial Times

İndirmek için tıklayın

Diğer İçerikler