Dizel motor devi Cummins’in ana pazarı kamyonlar iken, şirket, trenleri ve otobüsleri yakın vadede daha büyük bir ticari fırsat gibi görünüyor. Şirketin CEO’su Tom Linebarger, şirketin hidrojenle çalışan büyük kuleleri test ettiğini, hem transit operatörlerinin hem de çelik üreticilerinin karbon emisyonlarını düşürerek hidrojen teknolojileri için gelecekte en iyi pazarlar olmasını beklediklerini ifade etti. Cummins’in hidrojene yoğun şekilde ilgisi, ulaşım endüstrisindeki yakıt maliyeti artışlarına alternatif yatırım olarak ortaya çıktı. Bununla birlikte, hidrojen yakıt hücreli güç sistemlerinin akülere göre sunduğu düşük ağırlık ve hızlı yakıt ikmali süresi, onları ağır nakil vasıtaları için giderek daha çekici hale getiriyor. Toyota, Hyundai, Daimler ve yeni başlayan Nikola liderliğinde bu sektörde milyarlarca dolarlık yatırım planları şekilleniyor ve Cummins, kilit bir tedarikçi olmak için büyük bir fırsat görüyor. Cummins, hidrojen üretmek için elektroliz ekipmanı satışlarının 2025 yılına kadar yıllık 400 milyon dolara ulaşması umuyor.

Şirket, Donald Trump’ın yerine Joe Biden’in başkan olarak seçilmesiyle ABD politikalarında bir değişiklikten faydalanabilir. Biden, karbon emisyonlarını azaltan ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olmak için elektrikli araçların çok daha fazla kullanılmasını teşvik eden politikalara öncelik vereceğini ifade etmişti.

Cummins, ağır nakliye kamyonları için hidrojenli güç aktarma sistemi tedarik edecek, ancak bu pazarın gelişmesi, dizel güç sistemleriyle eşitlik sağlamak için daha fazla maliyet azalımı gerektiğinden daha uzun sürecek. Şirket, hâlihazırda Almanya’da faaliyet gösteren Coradia iLint banliyö treni için bir yakıt hücreli güç sistemi sağlamak üzere Alstom ile ortaklık kurdu. Forbes

Diğer İçerikler