Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler tarafından açıklanan net sıfır hedeflerine ulaşmak sadece daha temiz enerji üretmekle ilgili değildir: aynı zamanda enerji kullanımımızı daha verimli hale getirmede önemli iyileştirmeler gerektirecektir.

Enerji verimliliği, 2050 net sıfır hedefini karşılamak için gereken emisyon azaltımlarının %40’ına kadar katkıda bulunabilir.

Enerji sektörü, küresel emisyonların dörtte üçünden sorumludur ve bu sektörde önemli enerji verimliliği iyileştirmeleri elde etmek, 2050 net sıfır hedefine ulaşmakta çok önemli olacaktır.

Dijital teknolojiler enerji sektörünü dönüştürüyor ve yeni nesil enerji verimli çözümler yaratıyor. Yeni dijital çözümler, üretim ve dağıtım kayıplarını sınırlayabilir ve şebeke esnekliğini artırırken, değişken ve dağıtılmış yenilenebilir enerjinin artan paylarını karşılayabilir. Son yıllarda, binalardaki enerji yönetimi sistemleri de daha akıllı hale geldi ve hava koşulları, trafik modelleri ve daha fazlası gibi harici veri kaynaklarını entegre etti. Yapay zeka kullanan bu gelişmiş sistemler, enerji talebini tahmin edebilir ve cevap yeteneklerini geliştirebilir. Bu mevcut dijital çözümlerden yararlanmanın potansiyel faydaları önemlidir. IEA analizi, mevcut olan teknolojiyi kullanarak enerji verimliliğinin %12’den fazla artırılabileceğini tahmin ediyor. 2050’ye kadar bu gelişme potansiyeli neredeyse iki katına çıkacak ve bu, küresel elektrik tüketiminin yaklaşık dörtte birini temsil edecek. Hükümetler, standartlar, düzenlemeler, teşvikler veya bilgi paylaşımı yoluyla bu akıllı cihazlar için pazarın ölçeklendirilmesinde önemli bir rol oynayabilir. Dijitalleşme, yoğun nüfusların, artan elektrikli araç konsantrasyonlarının ve yenilikçi bölgesel enerji, ısıtma ve soğutma sistemlerinin talep ve tüketimi optimize etmek, verimliliği artırmak ve emisyonları azaltmak için senkronize çalışabildiği, hızla büyüyen şehirlerde önemli bir rol oynayacaktır.

Bununla birlikte, önerilen çözümlerden bazıları, dünyanın dört bir yanındaki binaların enerji yoğunluğunu %50’ye varan oranda iyileştirmesini gerekli kılmaktadır. Haziran 2020 itibariyle, ilerleme, gerekli olan oranının çok gerisindedir.

Net sıfır hedefinin temel bileşeni olarak tanımlanan bu çözüm, “mantıksal” veya “sağduyu” yaklaşımı olarak sunuluyor. Ancak, sıfır hedef zaman süreci içinde iyileştirmeleri sağlamak için bina düzenlemeleri ve ardından yaptırım tedbirleri için gereken toptan değişikliklerin halihazırda yürürlükte olması gerektiğinden pek gerçekçi değildir.

Herkes aynı fikirde olsa bile, yavaş bir bürokratik süreçten geçilmesi gerektiği göz önüne alındığında, düzenleyici değişikliklerin taslak haline getirilmesi, yasalaşması ve uygulanması gerekecektir. Mevcut bina stokunu küresel ölçekte güçlendirmek onlarca yıl alacak ve trilyonlara mal olacaktır. Gerçek şu ki, politikacıların destek ve finansman için güvendiği bazı kuruluşlar, ekonomik istikrara, ekonomik büyümeye ve ekonomik fırsatlara öncelik veren kuruluşlarla aynıdır. Ayrıca dünya COVID-19 salgını nedeniyle büyük bir ekonomik toparlanma sorunuyla da karşı karşıya kaldı.

Dünya Ekonomik Forumu’na göre, 2015 Paris Anlaşması uyarınca, yaklaşık 200 ülke, küresel ortalama sıcaklıklardaki artışı sanayi öncesi zamanların 2 santigrat derecesinin çok altına düşürmek için harekete geçeceklerini ve 1,5 derecelik bir tavanda tutmaya çalışacaklarını açıkladı. Ancak dünya halihazırda yaklaşık 1,1C kadar ısındı ve şu anda emisyonlar artmaya devam ederken bu yüzyılda en az 3C ısınma yolunda ilerliyor. Bilim adamları, bunun sürekli kötüleşen aşırı hava ve potansiyel olarak felaket niteliğindeki deniz seviyesinin yükselmesine neden olacağını, gezegenin bazı kısımlarını yaşanmaz hale getireceğini ve açlık ve göçü körükleyeceğini söylüyorlar. İşte bu sebeple ve artan kamuoyu baskısı nedeniyle artan sayıda ülke, şirket ve diğerlerinin 2050’ye kadar veya öncesinde emisyonlarını net sıfıra indirmeyi vaat ediyorlar.

Kaynak: “The role of energy efficiency in achieving net zero targets”, The Open Access Government

İndirmek için tıklayın

Diğer İçerikler