Washington Eyaleti’nin ufkunda elektrik şebekesiyle ilgili bir sorun belirmektedir: enerji güvenliğini sağlayamamak gibi bir sorun diğer ifadeyle elektrik kesintileri. Bu sorun, toplumumuzu karbondan arındırma girişimlerinden kaynaklanıyor.

Elektrik üretiminde gerçekçi bir plan olmadan fosil yakıtlardan kurtulmaya çalışmak yarardan çok zarar verebilir. Washington Eyaletinde bu belayı görmek korkutucu. Genellikle ülkedeki en düşük elektrik maliyetine sahip olmanın yanı sıra, güvenilirlik konusunda hiçbir zaman büyük bir sorun yaşamadı. Washington, elektriğinin üçte ikisinden fazlasını hidroelektrikten, %8’ini nükleerden, %4’ünü rüzgardan, %11’ini gazdan ve %10’unu da kömürden elde etmektedir. Washington en fazla karbondan arındırılmış eyaletlerden biridir.

Washington Eyaleti Yasama Meclisi, tüm kamu hizmetlerinde 2025 yılına kadar kömürün kullanımın sonlandırılmasını ve 2030 yılına kadar karbon nötr elektrik sağlamasını gerektiren Temiz Enerji Dönüşüm Yasasını (CETA) 2019’da kabul etti. Birçok paydaş, kamu hizmeti yetkilisi ve endüstri lideri, kömür gibi temel yük kaynaklarının kaybının, talep artarsa, önümüzdeki on yıl içinde olası bir olay olan elektrik kesintilerine sebep olacağı konusunda uyarılarda bulundu.

Benton County PUD Genel Müdürü Rick Dunn Lens News’e verdiği demeçte, “CO2 emisyonlarını ortadan kaldırma ve bu %100 temiz enerjiyi hedefleme konusundaki gayretimizle, potansiyel olarak bir güvenilirlik krizi yaratıyoruz. Gelecekteki elektrik arzımızı güvence altına alma konusunda daha ciddi olmamız gerekiyor.” dedi.

Dunn, Washington’un en soğuk ve en sıcak günlerdeki şebeke talebi ile önümüzdeki on yılda güvenilir elektrik üretiminin mevcudiyeti arasında büyük bir boşlukla karşı karşıya olduğu konusunda uyarıyor. Yaklaşık yirmi yıllık nispeten sabit bir büyümenin ardından, artan enerji verimliliğini hesaba kattıktan sonra bile, bölgede hem yıllık hem de tepe elektrik yüklerinin %5 veya %6 oranında artacağı tahmin edilmektedir.

CETA, kamu hizmetlerinin kademeli olarak rüzgar gibi temiz enerji kaynaklarına kaymasını gerektirir. Ancak bunlar, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıt kaynaklarının hem güvenilirliğinden hem de öngörülebilirliğinden yoksundur ve elektrik üretemedikleri zamanlarda yedek kaynaklara ihtiyaç duyarlar. Gaz ve hidro şu anda Kuzeybatı Pasifik’te bu desteği sağlarken, gaz Amerika’nın hemen hemen her yerinde bunu sağlıyor.

Nükleer, gaz ve kömür için %100’e kıyasla, kışın soğuğunda veya yazın sıcağında rüzgara güvenilemez. Dunn’un söylediği gibi, ılıman hava ve bol kar ve hidro için yağmur için duası etmek, ışıkları açık tutmak söz konusu olduğunda yeterli bir plan değil.

Tek yapmamız gereken makul bir fiyata yeterli enerjiye sahip olduğumuzdan emin olmak iken, gelecekteki enerji krizleri için geçmişte oldukça iyi planlar yapardık. Karbondan arındırma dürtüsü bizi rahatsız etmedi. Bunları verimli bir şekilde kullanmak için gereken altyapıyı planlamadan veya gaz yerine onları desteklemesi gereken hidro ve küçük modüler nükleer santraller olmadan veya onlarca yıl uzaktaki yeterli pil hayali olmadan sadece rüzgar ve güneş enerjisi kurmak yeterli değildir.

Diğer bir konu ise temiz enerji tartışmalarının çok politize olması. Dunn, “Yapmaya çalıştığımız şey, uygun maliyetli, güvenilir ve çevresel açıdan sürdürülebilir bir üretime sahip olabilmemiz için karbonsuzlaştırma, çevresel uyum, yenilenebilir enerji ve şebeke güvenilirliği arasındaki noktaları birleştirmektir.” dedi.

Bu tür bir sorun, herhangi bir eyaletin en düşük karbon ayak izlerinden birine ve dünyadaki en agresif karbonsuzlaştırma planlarından birine sahip olan Washington Eyaletinde meydana gelebilecekse, diğer eyaletlerin daha da dikkatli olması gerekiyor.

Kaynak: “Washington State’s Approaching Energy Crisis”, Forbes

İndirmek için tıklayın

Diğer İçerikler