Norveç Varlık Fonu’nun petrol ve doğalgaz arayan şirketlerdeki yatırımlarını satma kararı, hidrokarbon bazlı ekonomiden yatırımların çekilmesini isteyen bazı çevreci lobi grupları tarafından memnuniyetle karşılandı.

Norveçli yetkililerin bu ay yaptığı resmi açıklamaya göre bu karar, zaman içinde değer kaybetmesi muhtemel emtialara riskli yatırım yapılmasını önlemek için alındı.

Fon, halihazırda ülkenin petrol ve gaz üretiminden gelir bugüne dek toplam 297 milyar £ elde ediyor ve Norveç hükümeti, piyasanın son birkaç yılda kıtlıktan bolluğa dönmesi nedeniyle fonun sektörde fazla genişlememesi gerektiğini düşünüyor.

Bu karar aslında tedbirli portföy yönetimiyle bağlantılı. Elbette Royal Dutch Shell ve Fransa’nın Total’i gibi entegre petrol ve doğal gaz devlerini kapsasaydı, daha da tedbirli davranılmış olurdu. Kararın Norveç Parlamentosu tarafından onaylanması durumunda, fon, sektördeki 37 milyar dolarlık hissesinin yalnızca 7,5 milyar dolarını satacak.

Karar, gelir kaynaklarından dolayı bu fona özel ve (resmî açıklamada ifade edildiği üzere) petrol ve gaz sektörlerine karşı atılmış bir adım değil. Enerji sektörü değişiyor. Yenilenebilir enerji kaynakları büyüyor ve elektrik üretiminin çok daha büyük bir bölümünü karşılayacak. Ancak yine de önemli miktarlarda petrol ve gaza ihtiyaç duyulacak.

Çok az uzun vadeli projeksiyon, petrol ya da gazın 2030’ların ortalarından önce en yüksek talebi göreceğini öngörüyor. Neredeyse tüm tahminlere göre en yüksek tüketim seviyesine ulaşıldıktan sonra uzun bir sabitlenme yaşanacak.

Enerji şirketlerinin karşılaştığı sorun, petrol ve doğal gaz arzlarının bol olması dolayısıyla fiyatların (siyasi kaynaklı dalgalanmalar dışında) nispeten düşük olması. Norveç’in bu eyleminden, yatırımcıların artık fiyatların kaçınılmaz şekilde yükseleceğini varsaymadığı anlaşılıyor. Bunlar şimdi hacimli işletmeler ve kazananlar en ucuza kaynakları bulan ve geliştirenler olacak.

Fon kararının arkasındaki mantık, çevrecileri hayal kırıklığına uğratabilir çünkü bu mantık, piyasanın fikrini yansıtıyor. Petrol ve gazdan uzaklaşma kademeli olarak gerçekleşecek ve bu uzaklaşma neredeyse hiç başlamadı.

Enerji geçişi gerçekleşecekse, yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesine adanmış şirketlere ve güneş veya rüzgârdaki teknik gelişmeleri dünya piyasasına götürebilecek şirketlere ihtiyaç var. Bu tür şirketler, enerji depolama alanındaki ilerlemenin hızını ve şebeke teknolojisi gibi diğer destekleyici teknolojileri hızlandırmak için güçlü araştırma programlarını destekleyebilmelidir.

Kaynak: “Renewable Energy Transition Needs Investment Not Disinvestment”, Financial Times 

İndirmek için tıklayın

Diğer İçerikler